Karabük Haberleri

reklam

MUSTAFA ÇELENLİ YAZDI “ ZİHİNLERİN İŞGAL EDİLMESİ TOPRAKLARIN İŞGAL EDİLMESİNDEN DAHA VAHİMDİR. (2)”

MUSTAFA ÇELENLİ YAZDI “ ZİHİNLERİN İŞGAL EDİLMESİ TOPRAKLARIN İŞGAL EDİLMESİNDEN DAHA VAHİMDİR. (2)”
reklam
16 Mayıs 2025 - 17:37

Emperyalizm; Bir milletin sömürü temeline dayalı olarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak güttüğü yayılma politikasıdır. Kültür emperyalizmi; ekonomik olarak gelişmiş sömürgeci ülkelerin, diğer toplumların kültürlerini kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendi çıkarlarına uygun hale getirmesi faaliyetidir. Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırmak için yapılan beyinleri işgal çalışmasıdır.
Batı kültürü, TV programları, filmleri ve diğer iletişim imkanlarıyla hedefindeki toplumları giyim-kuşam, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine özendirme, böylece ürettiği ürünlere ve fikirlere daha kolay pazar bulma amacı taşır. Bunu yapmak için hedef ülkelerin kendi öz kültürlerini dejenere etmeye yönelik sinsi planlar uygular.
Bu proje bizde; yerli, milli, İslami, Kültürel değerlerimizi yok edip, yerine kendi kokuşmuş değerlerini benimsetme ve kabullendirme şeklinde uygulanmıştır. Kültür Emperyalizmi, siyasi, ekonomik ve askeri emperyalizmin zemini ve aracıdır. Emperyalist ülkeler milletimizi; zihni, ruhu, kalbi ve bilinci iğdiş edilmiş, beyinleri işgal ve ifsat edilmiş bir kalabalık haline dönüştürmek ve kolay yönetilebilir hale getirmek için yüz elli yıldır bütün güçleri ve imkanları ile çaba sarfetmektedirler. Hedefleri, beyinleri teslim alınmış kitleleri kolayca yönetmek, ekonomik olarak soyup soğana çevirmek, askeri emperyalizmle de ülkeyi kolayca işgal edilebilir hale getirmektir.
Uzunca yıllardır farklı toplumlarda uygulamak için çaba sarfettikleri dejenere hareketinin asıl hedefi hep ülkemiz Türkiye olmuştur. Ekber Şah tarafından 400 sene önce Hindistan’da yapılmaya kalkışılan “dinler arası diyalog projesi” ile bütün inançları birleştirme çabalarına İmam-ı Rabbani Hazretleri gibi alimler karşı çıkmış, ilmi ve dini yönden dik duruşları karşısında proje sahipleri bu sinsi emellerini gerçekleştirme imkânı bulamamışlardır. Bu kirli senaryonun uzantıları 15 Temmuz’da işi ülkemizi işgal girişimine kadar götürdüler. Son zamanlarda toplumumuzda “Deizm” modasının artmasının, nesillerimizin itikadi sorunlar yaşamasının ardında bu sapık fikir sahiplerinin büyük etkisi vardır.
Kısacası tarihin hemen her devresinde birtakım tahrip teşebbüsleri sürüp gitmiştir. Sömürülen ülkelerde dini tahribatın yanında diğer bir büyük istila da o ülkenin dilini işgal etmek olmuştur. Sömürgeciler sömürdükleri ülkelerde insanları kendi dillerini öğrenmeye mecbur bırakırlar. Günümüzde pek çok ülke bu anlamda işgal altındadır. Özellikle Ortadoğu’da, Afrika’da, Güney Amerika’da, Güneydoğu Asya’da bazı ülkeler bu işgalin esaretini yaşamaktadır.
Sömürdükleri ülkelerde çok büyük zulümler ve hainlikler yapmış olan İngilizler, Kültür emperyalizmi ile yaptıklarını gizlemişler, bu gizleme işini ülkelerin tarih kitaplarının yazılmasına kadar müdahil olarak başarmışlardır. Prof. Ahmet Şimşirgil’in; “İngiliz ve Yahudi iş birliği ile yıkılan Osmanlı’dan dağılan tüm ülkelerin tarihleri İngiliz’ler tarafından yazılmıştır” ifadeleri durup düşünmeye değer bir tespittir. İngilizler Osmanlı’dan koparılan ülkelerin tamamının tarihlerini bizzat kendileri yazmışlar, Osmanlı’yı o ülkelere Sömürgeci olarak tanıtmışlardır. Nesillerimiz, ülkemizi işgale gelen, tecavüz, talan, her türlü alçaklığı yapan, annelerin karnındaki bebekleri süngüleyenleri sanki dost, ataları omuz omuza savaşan, şehit dedeleri Çanakkale’de sırt sırta yatanları birbirine düşman diye tanıtmışlar, Türkleri Araplara, Arapları Türklere düşman olarak göstermişlerdir. Bunu yapanların içimizdeki temsilcileri toplumumuzda dost-düşman tanımının bu çerçevede algılanmasını sağlamak için her türlü imkanı kullanmaktadırlar.
İngiliz’ler yerli işbirlikçileri vasıtası ile doğru bilgilerin yeni nesillere aktarılmasını da engellemişler, Kendilerine karşı gösterilmiş direnç ve kahramanlıkların yeni nesillerce bilinmesinin önüne geçmişlerdir. Kut-ul Amare zaferinin ve daha nicelerinin tarih kitaplarımızda yer almaması, cephelerde destanlar yazan kahraman komutanlarımızın genç nesillerce bilinmemesi ya da yanlış öğretilmesi bu ihanet projesinin sonucudur.
Osmanlı İhtişamlı dönemlerinde yönettiği hiçbir ülkede benzer dayatmalara ve emperyalist düşüncelere tevessül etmemiştir. Fransa’da bir mecliste Cezayirli bir gencin merhum Necip Fazıl’a Fransızca olarak şu şekilde bir soru sorduğu rivayet edilir; “Osmanlı emperyalist değil miydi?” Necip Fazıl: “Evlâdım! Eğer Osmanlı emperyalist olsaydı, şu anda sen bu soruyu Fransızca değil, Türkçe sorardın!” cevabını vermiştir.
Bu meselenin uzmanı İngilizlerdir. Konuyu Seyyid Abdülhakim Arvasi Hz. Efrâdını câmi, ağyârını mâni şekilde şöyle ifade eder;
“İslam’ın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyet’i bir ağaca benzetirsek, başka kâfirler, fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da bunlara düşman olurlar. Fakat, bu ağaç bir gün filiz verebilir. Lakin İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet ediyor gibi görünür. Müslümanlar da onu sever. Fakat gece kimse anlamadan köküne zehir sıkar. Ağaç öyle kurur ki bir daha filiz süremez. Sonra da vah vah çok üzüldüm diyerek Müslümanları aldatır. İngiliz, İslâm’a düşmanlığını böyle zehir salma sinsiliği ile her şeyde göstermiştir. Para, mevki, kadın gibi nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile İslâm âlimlerini, İslâm kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırmayı hedeflemişlerdir.”
Kendilerindeki hainlere yaşam hakkı tanımayan bu ülkeler, Emperyalist emellerinin olduğu ülkelerde halkın duyarlılıklarını ortadan kaldırmaya çalışırken içlerindeki asalet sıkıntısı olanlardan da işbirlikçi hainler üretmişler ve onlar vasıtası ile programlarını kolayca uygulamışlardır.
ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger: “Biz Amerika olarak neden güçlüyüz, biliyor musunuz?” der ve cevap verir; “Bizler Amerika olarak içimizdeki vatan hainlerini bulur ve yok ederiz. Dünyanın birçok memleketindeki vatan hainlerini ise kahraman yapar, ülkelerinde önemli yerlere getiririz.”
Ömrünü İslam’a ve Müslümanların şuurlanmasına adayan Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN; “Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika, alt çenesi Avrupa, beyni İsrail, gövdesi ise içimizdeki işbirlikçilerdir.” İfadesi ile konuyu özetlemiştir.
Devletlerin, din adamlarının, sosyologların, vatanını ve milletini seven bütün ilim ve irfan ehlinin en büyük görevi milletini, özellikle gençlerini bu tür Siyonist ve Emperyalist tuzaklara karşı korumaktır. İmam-ı Rabbani Hz. nin Ekber Şah’ın tahribatına karşı o gün ortaya koyduğu asil duruşu bu gün göstererek, aklen, fikren, ilmen çaba, gayret, cesaret ve mesuliyet bilinci ile nesillerin zihinlerinin işgaline ve inançlarının ifsadına engel olmak hem dini hem de milli bir sorumluluktur. Aksi halde Beyinler işgal ve ifsat edildikten sonra ne baştaki örtü ne çenedeki sakal kimseyi kurtarmayacaktır.

reklam
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Copyright © 2023. Karabük Haberleri Her hakkı saklıdır.