Karabük Haberleri

reklam

MUSTAFA ÇELENLİ YAZDI “ MÜSLÜMAN OLARAK “ÖLME”NİN YOLUNU DA BULMAK ZORUNDAYIZ”

MUSTAFA ÇELENLİ YAZDI “ MÜSLÜMAN OLARAK “ÖLME”NİN YOLUNU DA BULMAK ZORUNDAYIZ”
reklam
21 Şubat 2025 - 12:47

Yüce Rabbimiz Âli İmran Suresi 102. Ayetinde; “Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslüman olarak ölün.” Buyuruyor. Her Müslüman’ın hayattaki en büyük hedefi Müslüman olarak ölmek olmalıdır. Peki Müslüman olarak ölmenin yolu nasıl bulunur diye hiç düşünüyor, dert ediniyor, çaba sarf ediyor muyuz?

Günümüz insanı rahat ve nitelikli yaşamın şifrelerini çözmek, yolunu bulmak, sırlarını yakalamak için gecesini gündüzüne katıyor lakin, nitelikli bir ölüm arayışını henüz gündemine alabilmiş değil. Sonlu bir hayatın kollarında bizi bekleyen sona doğru sürükleniyoruz. Nihayetinde biz de ölümlüleriz ve ölenlerin çocuklarıyız.

Kaliteli ve konforlu hayatların peşinde ve çabasında olan bizler nitelikli ölümün de arayışında olmak ve onu da yakalamak zorundayız. Ölümün de “en” leri var. Tercihimiz en güzel ölüm, en temiz ölüm, en rahat ölüm, en onurlu ölüm, en hayırlı ölüm olmalı. Nedense yaşarken ölümü hiç hatırlamıyoruz. Sanki unuttuk, sıradanlaştırdık, öteledik, görmezden geliyor, Azrail bize gelmeyecek sanıyoruz. Fakat ne yaparsak yapalım ölüm bizi unutmuyor, yakamızdan düşmüyor. Her gün işittiğimiz selâlarda, okuduğumuz ölüm ilanlarında hayatını kaybedenlerin pek çoğunun gençlerden olması ve ölümlerinin ânî oluşu hayatın tadını kaçırıyor.

Hep nasıl rahat yaşanır, nasıl mutlu olunur, nasıl başarılı olunur diye araştırıyor, kafa yoruyoruz. Bu soruların devamına şöyle bir soruyu da eklememiz gerekiyor; Nasıl Müslümanca ölünür? Ölümü öldüremiyoruz, mezarın kapısını kapatamıyoruz. O halde; ölümle barışık yaşamak, ölüm ile dost olmak, kaliteli ölümlere yatırım yapmak derdimiz ve gayretimiz olmalı.

Gerçekten bir Müslüman olarak nasıl ölmek isteriz? Yatakta mı, ayakta mı? Urganda mı, yorganda mı? Yoğun bakım ünitesinde mi, Allah yolunda, hayırlı işler peşinde mi? Camide mi, meyhanede mi? Daha doğrusu kendinize nerede ve nasıl bir ölümü yakıştırıyoruz? Nihai hedefimiz Müslümanca ölmek ise şayet böyle bir ölüm için bir çabamız, bir gayretimiz, bir arayışımız olmalı. “Ölmek istemediğiniz yerde ve halde olmayın” tavsiyesinde bulunuyor büyükler.

Şöyle diyor Şair; “Bedeli ne olursa olsun Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz. Müslümanca ölmek de bu haysiyetli yaşantımızın mükafatı ve zirvesi olacaktır.” Ölüm hayat sürecinin ve ömür sınavının bir sonucudur. Her gün ölüme yürüdüğümüz bu hayat yolculuğunda sebepleri ve sınavları doğru okumalıyız. Anlamlı yaşamların nihayetinde anlamlı ölümler bize bir ödül olarak sunulur. Ölüm bir hak ediştir. Nasıl bir ölümü hak ettiysek Allah onu nasip eder. Temiz yaşantımız temiz ölümlerimiz için önceden hazırladığımız teminatımız olacaktır.

Güzel ölmek bir sanattır, bir meziyet, bir marifettir. Bilelim ki, ölüm sadece insan olanlara mahsustur, diğerleri telef olur. Bu konuda şaşmaz gerçek şudur: Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Kirli yaşamların sonunda temiz ölümler beklenmemelidir. Allah bir kapı açarsa o da O’nun bir ikramı olur. İşin gerçeği şu; biz hangi şekildeki ölüme layığız? Bizi bekleyen ölümün rengini bizim yaşam tarzımız belirliyor. Haramlarla kirletilen cesetleri siz zemzemle yıksanız da temizleyemezsiniz.

Maalesef ölüme dini dışlayan, seküler, uydum kalabalıklara zemininde yürüyoruz. Arzularımız pervasız. Yaşam ve duruşumuz bulanık. Düşlerimiz ve düşüncelerimiz defolu. Kalplerimiz kararsız, kaygılarımız anlamsız, korkularımız yersiz ve abartılı, irademiz yetersiz. Böylesi bir atmosferde, ölümün soğuk hissiyatı içinde yine de “İnşallah Müslümanca canımı veririm” diyebilmenin yolunu bulmak zorundayız. Ölümü geciktiremeyiz, geçiştiremeyiz fakat ölümü güzelleştirmek bizim elimizde. Rabbimiz nasıl can vermek istediğimizi bize bırakmış. Yaşarken şahit, ölürken şehit olmaktan daha güzel ömür de olmaz ölüm de.

Hazret-i Osman r.a. “Gerçek bir Mü’min, şu altı korkuyu hep yaşar.” buyuruyor;

İmanının son nefeste Şeytanın hilesi ile alınması korkusu.
Kıyamet günü bizi rezil edecek şeyleri meleklere, amel defterimize yazdırma korkusu.
Amelinin şeytan tarafından boşa çıkartılması korkusu.
Ölüm meleği Azrail’e gaflet içindeyken ve ansızın yakalanma korkusu.
Dünya nimetleri ile fazlaca meşguliyete dalıp Allah Teâlâ’yı unutma korkusu.
Dünya ile mağrur olup, ahiretten gâfil kalma korkusu.
Cenab-ı Hak bizlere; “Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize tarafından rahmet bağışla. Muhakkak ki lütfu en bol olan Sen’sin.” (Âl-i İmrân, 8) duasını öğretiyor.

Ve Yusuf (as) “Rabbim… Müslüman olarak canımı al ve beni iyi kulların arasına kat.” (Yusuf, 101) diye dua ediyor. Bir peygamber bile böylesi bir duaya ihtiyaç duyuyorsa hayatta önceliğimizin ne olması gerektiğini anlamak için başka bir ifadeye gerek kalmıyor.

reklam
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Copyright © 2023. Karabük Haberleri Her hakkı saklıdır.