TESETTÜR TEBERRÜC’E KURBAN EDİLMEMELİDİR!
Sözlükte “örtünmek, kuşanmak; başkaları ile kendisi arasına perde koymak, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek”anlamlarına gelen tesettür, terim olarak; ilgilileri ve ölçüleri dinen belirlenmiş örtünme yükümlülüğünü ifade eder.
Teberrüc; örtünmenin tam karşısında “dikkat çekme, kendini gösterme, teşhir etme, örtülü çıplaklık, edalı yürüyüş, sokak mankenliği” anlamlarına gelir ki dinen yasaklanmaktadır.
Hımâr’ın (baş örtüsü) emredildiği ayette;
“Mümin kadınlara söyle, gözlerini kıssınlar ve avret yerlerini örtsünler. Görünenler dışında kalan ziynetlerini açmasınlar. Baş örtülerini (hımâr) yakalarını da kapatacak şekilde örtsünler. Ziynetlerini kimseye göstermesinler”
buyurulur (Nûr Suresi 24/31).
Bu âyetin öncesinde, “Mümin erkeklere söyle, gözlerini kıssınlar ve avret yerlerini örtsünler …” (Nûr 24/30) denilmektedir. İki ayetin ortak noktası; gözleri kısmak yani harama bakmamak, avret yerlerini örtmek, mahremiyete riayet ve iffeti korumak ile ilgili emrin hem erkek hem de kadınlar için olduğunu ortaya koymaktadır.
Tesettürü Kur’an-ı Kerim’in emrettiği şekilde anlamak ve hayata tatbik edebilmek, diğer tüm emirler gibi önce nefislerde gerçekleşecek birtakım terbiyelerle başlar. Yani “setretme” bir şeklin değil bir mananın sonucudur. Kur’an-ı Kerim, tesettürün sadece şekilden ibaret kalmasını istemediğinden, tesettürden önce teberrüçten sakınmaya dikkatleri çekmiştir.
Tesettür bir ibadettir ve bu ibadetin de “kulluk” dairesi içerisinde olması, terbiye ediciliği ve rıza-i ilahiyi esas alması için sadece bir kıyafet giyme davranışına hapsolmaması gerekir. Eğer tesettürün ifade ettiği mana kişinin iç dünyasında bozulmaya başlarsa, yani mümin bir kadının tesettür ibadeti kulluk manasından sıyrılırsa, tesettür adı altında yaptıkları bir kıyafet kombini olmaktan öteye gidemeyecektir.
Teberrüc kelimesi Kur’an-ı Kerim’de asıl olarak “Teberrüc’ül Cahiliyye” diye geçer. Yani “Cahiliye dönemindeki gibi açılıp saçılmayın, gösteriş yapıp dikkatleri üzerinize çekmeyin”şeklinde bir emir vardır. Bununla Allah (c.c.), tesettürden önce kadını kulluk sınırlarına çekmeyi hedeflemektedir.
İslam, mümin bir kadının cahiliye dönemindeki gibi büyüklenmesini, gösterişli bir şekilde gezmesini, dikkatleri üzerine çekmesini istememektedir. Teberrüc (gösteriş) her türlü ibadetin sıhhatini bozar. Namazı, zekâtı bozduğu gibi tesettürü de bozar.Tesettürün bir moda haline gelmesi, tesettürlü olup gösterişten vazgeçilememesi, tesettürün yaşam tarzına yansıyamaması, kadında gerçek kulluğu oluşturamaması, teberrüçten sakınma emrinin göz ardı edilmesinden kaynaklanır.
Nûr Suresi’ndeki “ayaklarını yere vura vura yürümesinler” emri de yine teberrüçten sakındırmaya yöneliktir. Teberrüç tekebbürden(büyüklenme) de riya (gösteriş)dan da farklıdır. Teberrüçte üstünlük ve kibri gösterme, süsleyerek görünür ve beğenilir hale getirme arzusunun ortaya dökülme hâli vardır. Kur’an-ı Kerim bu yüzden müminlerde önce kibrin dışa vurulmuş hâli olan teberrüçten sakındırmayı, yani “def-i şerri”(kötülükten kurtulmayı) öncelemiştir.
Teberrüç meyli kadında daha fazla olduğu için Kur’an, mümin hanımların cahiliyede olduğu gibi gösteriş ve kibir abideleri olmalarını istememiştir. Bu yüzden tesettür dediğimiz kavram, Kur’an’ın bakış açısıyla önce teberrüçten arınmayı gerektirir.
Teberrüçten kurtulma ve tesettür beraber olduğunda ilahi mesaja tam manasıyla uyulmuş olur. Benlik teberrüçten arınmadıysa teşhir hastalığından kurtulmak kolay olmaz. Ahzab Suresi 32. ayette peygamber hanımlarına ve onların şahsında mümin hanımlara “sözü yumuşak ve edalı söylememeleri” konusunda uyarıda bulunulmuştur. Bu emirle temiz ve değerli olan şeylerin setredilmesi (örtülmesi) tesettür kavramının kapsam alanında değerlendirilmiştir.
Bediüzzaman Hz. “açık saçıklık kıyafeti” tabiriyle teberrücün bulaştığı giyinme biçimini kasteder. Çünkü açık saçıklığın bir hududu veya belirli bir şekli yoktur. Bu sebeple teberrücün bulaştığı bir başörtüsü de açık saçıklık kıyafeti sınıfında değerlendirilebilir. Hadis-i şerifte giyinik olduğu halde çıplak gibi olan ve başlarında deve hörgücü gibi topuzlar taşıyan kadınlardan bahsedilir. Bu ifadeler, kadının giyinik hatta başörtülü olsa dahi “açık saçıklık kıyafeti” kapsamında olabileceğini vurgular.
Kur’an’ın emrettiği hiçbir ibadet ruhsuz, manasız ve şekilden ibaret değildir ve olamaz. Her ibadet önce ego terbiyesi ve temiz bir kulluk hassasiyeti gerektirir. Tesettürün ruhu da öncelikle teberrüçten arınmaktır. Teberrüç, heva düşkünlüğünün dışa vuruluş hâlidir. Hele çıplaklık; toplumlara “Haramlar Medeniyeti”nin ceza faturasıdır.
Evet, tesettür teberrüç’e kurban edilmemelidir. Teberrüç tariflerine baktığımızda: kadının dar ya da şeffaf elbise gibi vücut hatlarını yabancı erkeklere kasıtlı olarak gösterecek şekilde giyinmesi; giyimde, renk seçiminde, konuşma ve yürüme tarzında dikkat çekici davranması; süslü başörtüsü, dikkat çekici gözlük, uzun topuklu ve şık ayakkabılar, alınmış kaşlar, aşırı makyaj, işveli konuşmalar hep cahiliye görgüsüzlüğü olarak değerlendirilmiş ve “teberrüc” kapsamında sayılmıştır.
Mesele kapalı ya da başı örtülü olup olmamak değil, tesettürlüolup olmamaktır! Allah (c.c.) teberrüç’ü yasaklamış, tesettür’üemretmiştir.


Karabük’lü Şehit Nuri Özcan’ın Naaşı Çaycuma Havalimanı’nda Karşılandı
Karabük’lü Şehit Nuri Özcan’ın Naaşı Çaycuma Havalimanı’nda Karşılandı
Hakkında 29 Yıl 9 Ay 15 Gün Hapis Cezası Bulunan ve 3 Yıldır Aranan Şahıs Yakalandı
Fatih Çapraz Ekonomi Karadeniz Gazetesi’ne Geniş Açıklamalarda Bulundu
SPOR SADECE REKABET DEĞİLDİR
Nevzat Akbaş, Okullarda Devam Eden İnşaat Çalışmalarını Yerinde İnceledi
20 Bin Fidan Toprakla Buluştu
10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü Programı Düzenlendi
