MÜSLÜMANLARIN BİRLİK OLAMAMASININ TEMELİNDE; “ZİHNİYET SORUNU” YATIYOR.
Zihniyet; bir kişinin veya grubun, kültür, değer, felsefe, bakış açısı ve eğilimleri ile ilgili yerleşik tutum kümesini ifade eden bir kelimedir. Kişinin dünya görüşünden ve hayatın anlamı hakkındaki inançlarından oluşan dünyaya ve olaylara bakış açısıdır.
Zihin; insanda anlayış, kavrayış, algılama yetisi, bellek anlamlarına gelir. Zihniyet ise; bir toplumdaki bireylerde, görüş ve inanç etmenlerinin etkisi ile oluşan düşünüş biçimi, bakış açısı, ortak tavır, müşterek mantalite demektir. Dünyayı nasıl yorumladığımızı ve ona nasıl tepki verdiğimizi şekillendiren belirli bir düşünme biçimini, bir dizi inancı, tutumu ve bakış açısını ifade eder. Zihniyetimiz, zorlukları, fırsatları, aksilikleri ve başarıları gördüğümüz mercektir.
Zihin üretir, zihniyet üretileni kendi amacı doğrultusunda kullanır. Zihin yapar, zihniyet uygular. Müslümanlar olarak öncelikle insanlığın hayrına olacak bir zihniyet oluşumunu sağlamamız gerekiyor. Yüce kitabımız Kur’an kişi ve toplumda fıtrata uygun insani bir zihniyet oluşturmak ile işe başlar. Kur’an bir zihniyet kitabıdır. Zihinlerde bir inanç, bir bilinç, bir direnç oluşturmak için gelmiştir.
Egemen sistemlerin temelsiz zihniyetleri ideolojik dayatmalarla genç beyinlere işlemesi sonucu günbegün savrulan ve kaybolan nesillerin hüzünlü hallerine şahitlik ediyoruz. Bugün, bozuk zihniyetler tarafından kurban edilen nesillerin yaşadığı acı sonuçlar ortada. Ortalık, nereye, nereden ve nasıl bakacağını, neyi nasıl anlayacağını ve anlamlandıracağını bilemeyen beyni boş, sorumsuz ve hedefsiz insanlarla dolu.
Toplumsal yozlaşmalar “zihinsel sömürgecilik” ile başlıyor. Zihniyet ahlakla bağlantılı kılınmadıkça bir değeri olmuyor.Tarihten günümüze dayatmacı devlet yapılarının kurduğu zihniyet hegemonyaları zihinleri bloke etmiştir. Bu durumun getirdiği toplumsal zihniyet sorunları zihniyetlerin boş ve değersiz hale gelmesine neden olmuştur. Şayet insan fıtratına uygun bir zihniyet inşa edilemez ise, sadece bilim, teknoloji ve ekonomik kalkınma ile insanlığın bunalımlarına çözüm bulmak mümkün olmayacak, yeryüzü kan gölü ve ateş topu olmaya devam edecektir.
Gönderilen tüm peygamberler toplumlarında işe zihniyet değişimi ile başlamışlar, fıtrata yabancılaşma ve yozlaşmanın önüne geçmek için mücadele etmişlerdir. Vahyin rehberliğinde ilahi değer ve normları hâkim kılmanın gayreti içinde olmuşlardır. Cahiliye zihniyetlerine karşı tevhid esasına dayanan ve insan fıtratına uygun bir zihniyetin oluşması için bedel ödemişlerdir.
İslami zihniyette evren ve hayat yeniden tanımlanmış, insan yaratılış amacına uygun konumlandırılmış, varlık algısı yenilenmiş, hayata Allah’ın bak dediği yerden bakılması esas alınmıştır. Zihniyet inşasında Ahiret ve hesap inancı hayatın merkezine oturtulmuştur. Yaşamı doğru temellendirmenin öncelikle bu zihniyeti inşa etmekle mümkün olacağı gerçeği işin temelini oluşturur.
İslâm’ın ahlâkta meydana getirdiği zihniyet değişikliğine baktığımızda, insanın mânevî hayatını, bireysel ve sosyal davranışlarını gözetip kollayan bir Allah inancı, insanın kendisiyle hesaplaşmasını hedefleyen bir irade eğitimi, bütün insanlığa açık bir ümmet birliği ve kardeşlik ruhu, hak, adalet ve eşitlik gibi başlıca niteliklerin ön planda olduğu görülür. İslam’ın gerçekleştirdiği en büyük zihniyet değişikliği; insanları evrensel değerlere, özellikle temelde bütün insanlığın kardeşliği bilincine yöneltmesidir.
Liyakatli insan yetiştirmek ancak sağlam ve sağlıklı bir zihniyeti inşa etmekle mümkündür. Olumsuzluklar karşısında savrulmamak, sürüleşmemek, silikleşmemek için sağlam bir zihniyet zarurettir. Başarı basamakları ancak; aklımızı askıya almadan, düşünmeyi dondurmadan, bilincimizi başkasına emanet etmeden, ayağımızı yere sağlam basarak tırmanılabilir.
İslami ve insani zihniyetin oluşmasında belirleyici iki ana unsur vardır. Bunlar; Kur’an-ın muhteviyatının manevi gücü ve Hz. Peygamber (sav)’ın örnek şahsiyetidir. Vahyin inşa ettiği zinde bir zihniyet olmadan insani zirvelere yol alınamaz. Kirli camdan berrak görüntü sağlanamaz. Zihin dağarcığımızdaki tortular, tabular, takıntılar, taassuplar, tembellikler, anlamsız tartışmalar, gereksiz alışkanlıklar, ayetle uyuşmayan adetler terk edilmeden sağlam zihniyete sahip olunamaz.
Müslümanlar olarak, fıtrata uygun, mesajını Kur’an ve sünnetten alan dirayetli bir zihniyete sahip olmak zorundayız. Aksi halde zihniyet sıkıntılarımız şahsiyet ve hassasiyetlerimizi yok ediyor. Zihniyet değişimi olmadan toplumsal değişimin gerçekleşmesi mümkün değildir. Toplumsal ve kişisel tepkilerimiz, duruşumuz, bakışımız sahip olduğumuz zihniyet üzerinden ortaya çıktığından inancımızla ve kültürümüzle bağlantılı sağlam bir zihniyete sahip olmak zaruri ihtiyaçlarımızın ilk sırasındadır.
Bugün bizler zihin adamı olmaktan önce zihniyeti düzgün adamlar olmayı öncelemeliyiz.Bozulmuş zihniyetlerle yaşanan olaylara doğru ve müşterek bakış, gereken ortak tepki ortaya konulamıyor. Müslümanlar olarak, insanlığın onuru Gazze’de bugün yaşananlara bile aynı pencereden bakamıyor, aynı şeyleri göremiyor, aynı tepkiyi veremiyorsak bunu “zihniyet sorunu” dışında başka türlü izah edemeyiz.
Rabbim bizlere düzeltebileceklerimizi düzeltecek gayret ve cesaret, düzeltemeyeceklerimize katlanacak ve etkilerinden korunacak sabır ve feraset, aralarındaki farkı ayırt edebilecek ve gereken tavrı koyabilecek sağlam bir basiret ve Müslümanca duruş ihsan etsin.