İyilerle birlikte ol, kötülere ve kötülüklere kıyam et. Zira vurdumduymazlıklarımız yüzünden kopacak kıyamet. Pek farkında değiliz saki, vurdumduymazlığımız kadar kendimize ve çevremize yabancılaştık, birbirimizden uzaklaştık ve yalnızlaştık.
Peki nedir vurdumduymazlık?Kime denir vurdumduymaz diye? Anladığı halde anlamamış gibi davranan, bildiği halde bilmiyor gibi görünen, gördüğü halde görmezden, duyduğu halde duymazdan gelen, bir şeyi dert etmeyen, hiçbir şeye aldırmayan, duygusuz, anlayışsız duvar gibi insanlara “vurdumduymaz” deniliyor.
İnsan duruşu ve duyarlılığı kadar insandır ve değeri de o kadardır.Duyarlılığını kaybeden, duruşunu bozan insan en şerefli makamlardan en aşağılara savruluverir. O nedenle insanoğlunun en acı hüsranı; duyarsızlığı ve umursamazlığıdır.Umursamazlık bulaşıcı bir virüstür. İnsan kendine en büyük zararı umursamazlığı, boş verme alışkanlığı, vurdumduymazlığı ile verir. Umursamazlık mantığı şeytana çıkarılan davetiyedir. Batılın önünü açar ve kişiyi günahlara giden yola sevk eder.
Olumsuzluklar karşısında “bir şey olmaz” anlayışı düşünceleri bozar, hassasiyetleri yok eder, insanı değersizleştirir. Umursamazlık eken pişmanlık biçer, perişanlık yaşar. Umursamazlıklarımız içine düşebileceğimiz kötülüklerin ömrünü uzatır. Kötülüklerin çıkardığı yangın ise iyilikleri yakar tüketir.
Zulmü umursamayan Müslümanlar zalimlerin insafına bırakılır ve onlar tarafından yönetilmeye mahkûm edilirler. Allah’ı ve Ahireti unutan, kulluk sorumluluklarından kopan duyarsız Müslümanlar, yaşamın anlam ve amacından hızla uzaklaşırlar. Arzular ve bireysel çıkarlar öne çıkınca; ilkeler, değerler, doğrular, kutsallar devre dışı kalır. Hevanın egemenliği başlayınca hassasiyetler körelir, samimiyetler sulanır, sadakatler bozulur, kimse kimseyi takmaz, tanımaz hale gelir.
Umursamazlık ailenin, akrabalığın, kulluğun, kardeşliğin de içini boşaltır.Kötülüklere karşı durmaz, toplumsal gidişata seyirci kalır müdahil olmazsak bu kötülükleri bir gün başımızda buluruz. Seyirci kalmak, tavır koymamak ucuz ve basit insanların tercihidir. “Aldırma geç git” demek aldanış ve alçalışın göstergesi, “Neme lazım” cı yaklaşım insanının ve insanlığın iflasıdır.
“Dertsizlik Derdi” insanımızı özellikle de gençlerimizi tehdit ediyor. Her devrin adamı olanlar çoğalırken, her derdin adamı olanlar her gün azalıyor. Dava derdinden uzaklaşanlar günü kurtarma derdine düşüyorlar.Konfor, kariyer, kapitale bağlı kompleks ve kaprisler kulluk ve kardeşliği yok ediyor. Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler kişisel menfaat ve gelecek derdine düşüyorlar. İnsanların acı ve ıstıraplarını umursamayanlar insanlıklarını kaybediyorlar. Dün iyi bildiklerimizin bugün düştükleri sefaletlere her gün üzülerek tanıklık ediyoruz. Zulme uğrayanların çığlığını duymazdan gelen, merhamet damarları tıkalı, yüreği nasırlaşmış, “çağın umursamayan insanı” korkarım yeryüzünün en büyük şanssızlığı olarak kayıtlara geçecek.
Toplu katliamlar, soykırım ve zulümler karşısında kahredici suskunluk ve umursamazlık, merhamet ve insaniyet testinde sınıfı geçemediğimizi gösteriyor. Dünyada yaşanan insanlık trajedisi karşısında susan herkes işlenen suçların ortağı olduğunun bilincinde olmalıdır. Gayretullah’a dokunacak boyuta ulaşan vurdumduymazlığımızın bize maliyeti korkarım çok ağır olacak.
Dünyada ve çevremizde olanlara, zulüm ve zalimlik adına yaşananlara kulak tıkayamayız, göz yumamayız, görmezden gelemeyiz, umursamazlık edemez, bigâne kalamayız. Çünkü biz insanız ve biz Müslümanız. İnsanlar ölebilir ama insanlığın ölmediğini tüm insanlara biz göstermeliyiz. “Kimse yoksa, ben varım!” diyebilmeliyiz. Görmemezlikten gelemeyiz, çünkü bizi “Bir Gören” var. Bilmemezlikten gelemeyiz, çünkü bizi “Bir Bilen”var.
Gazze’de vurulan konvoylardaki bebeklerin kopan uzuvları yollara saçılırken ‘fakat’ diyen, söze ‘ama Hamas’ diye başlayan her kim olursa olsun zalimlerin, İsrail’in destekçisi olduğu ortadadır. Belki Müslüman’dır ama eğer tavrı net değilse zalimlerden yanadır. Ahlaken çöken, tüm değerleri, inançları, kutsalları ve insanlığı ayaklar altına alan Batı’da bile vicdanlar uyanırken biz kabuğumuza çekilemeyiz. Batı Gazze’de battı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki akıl almaz vahşetlerin üzerine inşa edilen Avrupa’nın diktiği medeniyet elbisesi yırtıldı. Hümanizm ambalajı patladı.
Mazlumdan yana olmak için sadece insan olmak yeterken ülkemizdeki ve diğer İslam Ülkelerindeki İsrail destekçileri, zalimlerin yaptığı zulümleri her fırsatta kamufle edip çeşitli söz oyunları, algı operasyonları ile zalimleri, soykırımcıları aklama derdindeler. Bu ve benzer etki ajanları için de artık yolun sonuna gelinmeli ve bunların ihanet ortaklıkları ortaya serilmelidir. Bu tehlikeden kaynaklı ihtiyaç insanlığı böylesine keskin bir kararın arifesine getirmiştir.
Allah Gazze ile insanlığı, insanlık tarihinin en büyük sınavına tâbi tutuyor. Bunu görmeyen, fark etmeyen, umursamayan, vurdumduymaz davranan herkes ağır bir vebalin altındadır. Umudumuz ve duamız odur ki; bu imtihan vicdanların uyanmasına, insanların insanlıklarının farkına varmasına, böylece hem kendilerinin hem de mazlumların kurtulmalarına vesile olsun.